3. Bölüm - Bireysel Perspektif
Bilgi İşleme
İnsan beyni kapasite olarak çok yüksek miktarlarda bilgiyi taşısa bile anlık olarak kısa sayıda bilgiyi işleyebilmektedir. Her gün gerçekleştirdiğimiz bilgi işlem görevlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
- Filtreleme (Hangi mesajların filtreleneceğine karar vermek, Kendisi için faydası olan mesajlara bakmak diğer tüm mesajları yok saymak, Ortamda yer alan mesajlar )
- Anlam Eşleştirmesi (Temel yetkinlikleri kullanmak ve daha önceden öğrendiğin tanımlamaların nerede olduğunu bulmak, Önceden öğrenilen etkin bir şekilde bilgiye erişmek, Mesajların içerisinde yer alan imgeler)
- Anlam İnşası (Becerileri kullanarak gönderilen mesajdan daha fazlasına ulaşmak için anlam eşleştirmesinin ötesine geçmek, Birden fazla anlam seçeneğini oluşturup, onun arasından birisini seçmek, Kişinin kendi bilgi yapıları)
Filtreleme
Size gelen mail hesabınızı düşünün. Araştırmalara göre her gün gönderilen 14.5 milyar e-postanın %45’inin «spam» olarak gönderilmektedir. %99,99 oranında spam e-postalar kontrol edilmemektedir. Sadece spam filtrelerinin e-postamızı denetlemesine izin veriyoruz.
İşte kendi aklımızda çalışan otomatik rutinler de aynı bu şekilde bir filtreleme gerçekleştirmektedir. Peki ya zihinlerimizde bu filtreler varsa bu filtrelerin hangi mesajları engelleyeceğinin kararını kim verdi?
Google, 2009 yılında aramaları kişiselleştirmek için algoritma geliştirmiştir. Bununla birlikte anahtar kelimelerle aramalar gerçekleştirdiğinizde bu kelimeler depolanır ve sonraki aramalarınızda sizin seçimleriniz yönlendirilir. Yani Google gibi medya arama motorları, aramalarımızı yönlendirmek için sizin kişisel tercihlerinizi kullanmaktadır. Örneğin «Acxiom» adlı firma Amerikalıların %96’sının ve dünya çapında yarım milyardan fazla kişiden oluşan veritabanına sahiptir. Bu veritabanında aile üyelerinizin isimleri, geçmiş ve şimdiki adresleriniz, kredi kartı faturalarınızı ne sıklıkta ödediğiniz, hangi ilaçları kullandığınız, bir köpek sahibi olup olmadığınıza varana kadar 1.500 farklı veri kayıtlanmaktadır. İnternet şirketleri işte bu verilerinizi kullanarak beğenilerinize göre sonuçları getirmek için sizin adınıza filtrelemeler gerçekleştirmektedir. Tabii ki bu filtrelemeleri kişilerin farkındalığı olmadan yapmaktadırlar.
Anlam Eşleştirmesi
Anlam eşleştirme aslında medyada yer alan ögelerin ezberlediğimiz anlamlarını bulmak için hafızamıza ulaşma ve erişme sürecidir.
İlk başlarda ögelerin anlamlarını ezberlemek zor gelse de bir kez gerçekleştirildikten sonra rutin hale gelebilmektedir.
«ALİ ATA BAK» cümlesini ilk gördüğümüzde anlamını çözmek ve cümlenin anlamını çözmek zor olmaktaydı fakat daha sonra kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirebildik. İşte ilkokulda okumayı öğrenmek gibi medya mesajlarında da bazı kelimeler, bazı sayılar, bazı resimler ve bazı seslerin birer anlamları vardır.
Örneğin, cep telefonunuza bir mesaj geldiğinde normal mesaj mı whatsapp mesajı mı geldiğini sesinden tanıyabiliyorsunuz. Spesifik olarak bir ikon ekranınızda beliriyor. Siz ona tıklıyorsunuz ve hangi arkadaşınızın mesaj gönderdiğini görebiliyorsunuz. Mesajın içeriğinde yer alan emojiler, yazılar ve sizin ile mesajı atan kişi arasında yer alan bazı geçmişe dayanan yazılar size anlam ifade ediyor. İşte anlam eşleştirmesi de budur ve siz daha önce bu yeterliliğe sahip olduğunuz için bu bilgi işleme işini otomatik bir şekilde yerine getiriyorsunuz.
Anlam İnşaası
Anlam eşleştirmenin aksine, anlam inşa süreci çok daha zor bir iştir. Otomatik bir süreç olmadığı için bunun yerine kendi becerilerimiz ile (tümdengelim, tümevarım, gruplama, sentezleme gibi) bir anlam oluşturmamız gerekir. Hafızalarımızda belirli bir anlam içermeyen mesajı gördüğümüzde veya belirtilen anlam bizi tatmin etmediğinde anlam oluşturma anlam inşa sürecine giriyoruz.
Örneğin; Caner isimli arkadaşınız Canel isimli kız arkadaşından yeni ayrılmış olsun ve size bir mesaj göndermiş olsun. Mesaj; «Can yardımlarından ötürü mutlu değil. Teşekkürler.»
Bu mesajda «Can» acaba mesajı gönderen mi yoksa kız arkadaşı mı? Teşekkür etmesi acaba alaycı mı, yoksa samimi mi? Bunu çözebilmek için Caner ile olan arkadaşlığınız, Canel ile olan ilişkiniz, ondan ayrılma veya ayrılma niyetiyle ilgili süreci bilmeniz gerekir. Yani durumu analiz etmek, değerlendirme yapmanız gerekir. Kısaca, becerilerinizi kullanmanız gerekir.
Anlam eşleştirme yeterliliğe dayanırken, anlam oluşturma becerilerinize dayanır. Yetkinlikler kategoriktir. Yani bir yetkinliğiniz vardır ya da yoktur. Ancak beceri yetenekleri kategorik değildir. Her bir beceride geniş yetenek yelpazesi vardır ve bazı insanlar bazı becerilerde çok yetenekliyken bazılarından daha az yeteneğe sahiptirler. Ayrıca yetenekler de kas gibidir, çalışma olmazsa beceriler zayıflar. Çalışma ve egzersizlerle daha güçlenirler. Anlam eşleştirme ve inşa etme süreci birbirlerinden bağımsız olarak gerçekleşmez, iç içe geçmişlerdir.
Fakat ikisini karıştırmamak gerekir.
Barometre Hikayesi
Profesör öğrencilere, binanın yüksekliğini barometre ile nasıl ölçüleceğini sorar. Eğer profesör bunu bir eşleştirme sorusu olarak görüyorsa cevap şöyle olmalıydı; Binanın başlangıcında basınç ölçülmeli, sonra çatıda basınç ölçülmeli aradaki fark alınarak binanın yüksekliği hesaplanmalıydı. Fakat bir öğrenci binanın yüksekliğini ölçmek için barometreyi kullanarak farklı yollar ile ölçmeyi düşünürse? İşte o öğrenci binanın çatısına çıkarak barometreye bir ip bağlayarak yere sarkıttığını ve ipin ne kadar uzunlukta olduğunu ölçerek soruyu cevaplayacağını söylemişti. Fakat bu cevaptan sonra profesör ona dersten FF verdi. Öğrenci, daha sonra soruyu cevaplamanın daha da farklı yolları olduğunu söyledi. Mesela barometreyi çatıdan fırlatıp, yere vurduğu esnada geçen saniyeden aradaki mesafeyi hesaplayabileceğini veya gölge uzunluğunu ölçerek hesaplayabileceğini söylese de tüm bu cevaplara rağmen profesör bu öğrenciye FF verdi.
O gün o öğrenci FF aldı fakat daha sonra çok başarılı bir fizikçi olacaktı.
İşte o gün FF alan öğrenci «Niels Bohr» 1922 yılında atomik yapı ve kuantum mekaniğine katkılarından ötürü Nobel Fizik ödülünü alacaktı.
Medya Okuryazarlığı Yaklaşımı
Medya mesajlarının anlamı her zaman göründüğü gibi değildir. Çoğu zaman birçok anlam katmanı vardır. Mesajlardaki anlam katmanlarının ne kadar farkında olursanız, anlam oluşturma için mevcut olan tüm seçenekleri o kadar çok değerlendirebilirsiniz. Anlam oluşturma için birden fazla seçenek görebildiğinizde, sizin için en faydalı olan anlamı seçebilme gücünüz artacaktır.
Medya okuryazarlığınıza ilişkin becerileri zayıf olanlar, tamamen düşünmekten kaçınacak ve pasif hale gelecektir. Sonuç olarak, aktif bilgi sağlayıcılar (reklam, eğlence ve haber çalışanları gibi), insanların bilgi yapılarının kurucuları olarak güçlerini arttıracak ve insanların inançlarını değiştirebilecektir. İnsanlara dünyalarını nasıl görmeleri gerektiğini empoze edecek ve onları kontrol altında tutacaklardır.
Bölüm Özeti
Her gün medya mesajlarıyla karşılaştığımızda, beyinlerimiz filtreleme, anlam eşleştirme ve anlam inşası anlamında birbirine bağlı üç bilgi işleme görevini üstlenir. Filtreleme görevi, hemen hemen tüm iletilerin bilinçsizce işlenip otomatik olarak gerçekleştirilir. Anlam eşleştirme görevi, bilinçsizce, mesaj uyaranlarının (kelimeler, sesler ve görüntüler gibi) geri çağrılan anlamlarla eşleştiği bir makine gibi gerçekleştirilir. Buna karşılık, yapım görevi, karşılaştığımız mesajlar için yeni anlamlar yaratma becerilerini kullanan bilinçli bir süreç gerektirir.
Bilgi işlemenin çoğu otomatik olarak gerçekleştiğinden, bu işlemeyi düzenleyen zihinsel kodları, çıkarlarımıza uygun olup olmadıklarını belirlemek için periyodik olarak incelememiz gerekir. Medya alışkanlıklarımızı periyodik olarak analiz etmek önemlidir, böylece hangi alışkanlıkların hedeflerimize ulaşmak için çalıştığını ve zamanımızı ve dikkatimizi boşa veya zararlı uygulamalara yönelttiğini tespit edebiliriz. Bu ayrımı açıkça belirledikten sonra, otomatik rutinlerimizi yeniden programlayabiliriz. Böylece otomatik pilota alınan zihinlerimiz binlerce karar verirken, bizi daha akıllı, daha mutlu ve daha üretken yapabilir.