3. Bölüm - Bilişim Sistemleri, Organizasyonlar ve Strateji
Bilişim sistemleri, şirketin veya işletmenin çıkarına hizmet için yöneticiler tarafından oluşturulmaktadır. Bu sistemlerin yeni teknolojilerden yararlanabilmesi için buna açık olması gerekmektedir. Fakat bazen yeni bilgi teknolojisi (BT) yatırımları nedeniyle ticari firmalarda meydana gelen değişikliklerin bir kısmı öngörülemez ve beklentilerinizi karşılayabilecek veya karşılamayabilecek sonuçlar doğurabilir. Örneğin, 15 yıl öncesinde e-posta ve cep telefonlarından anlık mesajlaşmanın baskın bir iş iletişim biçimi haline geleceğini ve birçok yönetici ile çalışanın her gün 200’den fazla e-posta ve anlık mesajıyla boğulacağını kim tahmin edebilirdi?
Organizasyonlar ve Bilgi Sistemleri
Bilgi teknolojileri ile organizasyonlar arasındaki ilişki ise karmaşıktır. Organizasyonların yapısı; iş süreçleri, politikalar, kültür, çevreleyen dış şartlar, yönetim kararları gibi birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Bilişim sistemlerinin işletme içerisinde sosyal yönden ve iş yaşamında nasıl değişikliklere yol açacağının bilinmesi önemlidir. Mevcutta yer alan organizasyonun yapısını anlamadan yeni bir sistem tasarlamak mümkün değildir.
Organizasyon Nedir?
Bir organizasyon; çevreden aldığı kaynakları işleyerek çıktı haline dönüştüren, dengeli, biçimsel bir yapıdır. Bu teknik tanım organizasyonun üç temel işlevine odaklanır. Sermaye ile emek, çevreden alınan temel üretim faktörleridir. Organizasyonlar bu girdileri üretim fonksiyonunda işleyerek hizmet ve ürün şeklinde dönüştürür.
Bir organizasyon, süreklilik bakımından informel toplanan gruplardan daha dengelidir. Bu ne demektir? Yani organizasyonların kanunlar, yönetmelikler ile belirlenen konularda kurallara dayanan ve biçimsel yönden yasal yapılar oldukları anlamına gelir. Organizasyonlar, aynı zamanda makine ve ekipmanlardan farklı başkaca sosyal elemanlardan oluştuğu için aynı zamanda sosyal yapılardır. Bu yukarıda yapılan tanımlar gerçek dünyada pek karşılığını bulamayabilir. Daha gerçekçi tanımı ise; çalışmaların ve çözümler için oluşturulan, sorumluluklar zorunluluklar, haklar ve ayrıcalıklar bir bütünüdür olarak bahsedebiliriz.
Organizasyoların Özellikleri
Bütün modern organizasyonlar belirli karakteristiklere sahiptir. Emek ve iş gücü bölümü, bürokrasi ve uzmanlık gibi alanlara ayrılmaktadır. Otorite hiyerarşisine göre herkes birbirine karşı sorumludur. Belirli görevler, belirli kurallar ve süreçlere göre yürütülür. Bu kurallar, düzenli ve tarafsız bir sistem oluşturur ve karar vermeye yardımcı olur. Organizasyonlar işe almada teknik uzmanlık ve yeterliliği göz önüne alırlar. Organizasyonlar, sınırlı girdilerle maksimum çıktı almaya (verimliliğe) kendilerini şartlandırmışlardır. Organizasyonların diğer özellikleri, iş süreçlerini, organizasyonel kültürü, organizasyonel politikaları, çevreyi, yapısal hedefleri, liderlik tiplerini içerir. Bütün bu özellikler organizasyon tarafından kullanılan bilişim sistemlerinin türünü etkiler.
Organizasyonlarda İş Süreçleri ve Rutinler
Ticari işletmeleri de içine alan bütün organizasyonlar, ürün ve hizmet üretmek için özgün olarak geliştirilmiş standart bazı süreçler ile etkinlik sağlamak isterler. Bu süreçler, standart işlem prosedürleri olarak da adlandırılabilir. Bu süreçler; karşılaşılabilecek tüm durumlarda durumun üstesinden gelebilmek için geliştirilmiş kesin kurallar, metotlar ve uygulamalardır. Çalışanlar bu alışılagelmiş süreçleri bildikleri için oldukça verimli ve etkili olabilmektedirler. Bu sayede işletme de etkinliğini artırarak maliyetleri azaltır ve gelirlerini yükseltir.
Organizasyonlarda Politikalar ve Kültür
Organizasyonlardaki kişiler farklı uzmanlık alanlarına, farklı bakış açıları ile farklı işlere ve görevlere sahiptirler. Bunun sonucu olarak da farklı kaynakları kullanır, ödülleri ve cezaları farklıdır. Bu farklılıklar hem yönetici hem de çalışanlar için önemlidir. Politik direnç, özellikle yeni bir bilişim sistemi geliştirilmesi gibi organizasyonel bir değişiklikte karşılaşabilecek en büyük zorluklardan birisidir. Gerçekten işletmelerdeki büyük çaplı bilgi teknolojileri yatırımları, stratejilerde, işletme hedeflerinde, iş süreçlerinde ve politikalarda önemli değişiklikler meydana getirecektir. Bütün organizasyonlar, ürünleri ve hizmetleri tanımlayan, üyeleri tarafından sorgulanamaz ve tartışılamaz temellere sahiptir. Organizasyon kültürü; organizasyonun kime, ne için, ne zaman, ne üreteceği gibi kabullerin bir bütünüdür. Genel olarak kültürel varsayımlar hakkında nadiren konuşulmakta ve duyurulmaktadır. Organizasyon kültürü aynı zamanda organizasyonel değişimin, özellikle teknolojik değişimin önünde güçlü bir engeldir. Çoğu işletmeler, temel varsayımlarında değişikliğe sebep olacak herhangi bir şeyden kaçınmaktadır. İşletmenin kültürel varsayımlarını tehdit eden herhangi bir teknolojik değişim büyük bir dirençle karşılaşır.
Organizasyonlarda Çevre
Organizasyonlar; kaynakları belirleyen, mal ve hizmetleri sağlayan bir çevre içinde yer almaktadır. Organizasyon ve çevre, karşılıklı etkileşim ve ilişki içindedir. Organizasyonlar çevreye açıktır ve bağlıdır, sosyal ve fiziksel çevre etrafını kuşatmıştır. Belirli bir ücret ile çalışmaya gönüllü ve bazı haklara sahip olan insan gücü ve finansal kaynaklar olmaksızın organizasyonlar var olamazlar. Organizasyonlar tüketiciler ve rakiplerin olduğu kadar yasaların ve diğer düzenlemelerin gereklerini yerine getirmek zorundadır. Çevre, genelde organizasyondan daha hızlı değişmektedir. Organizasyonların eksikliğinin temel nedeni, hızla değişen çevreye ayak uyduramaması ve özellikle küçük ve genç firmaların kötü durumlarda kısa zaman hayatta kalabilecek kaynaklarının bile olmamasıdır. Yeni teknolojiler, yeni ürünler ve politik beğenilerdeki değişiklikler (devletin yeni yasal düzenlemeleri); kişilerde, organizasyon kültürü ve politikasında bir gerginliğe neden olacaktır. Çoğu işletmeler bu büyük organizasyonel çevredeki değişimlerle başa çıkamaz.
Organizasyonel Yapı ve Diğer Organizasyon Özellikleri
Mintzberg’in sınıflandırmasına göre organizasyon yapıları beşe ayrılır. Bunlar;
Girişimci Yapılar; genç, küçük ve çevreye çabuk adapte olan yapılardır. Makine Bürokrasi (mekanik bürokrasi); çevreye çok yavaş uyabilen büyük firmalardır. Merkezi yönetim ve merkezi karar alma yapısı vardır. Bölünmüş Bürokrasi; farklı bölünmüş mekanik bürokrasilerin bir kombinasyonudur (General Motors gibi). Profesyonel Bürokrasi; bilgi tabanlı organizasyonlardaki yapıdır. Zayıf merkeziyetçi yapı, etkin ve baskın birim şefleri vardır (Okullar, hastaneler gibi). Adhokrasi (görev gücü); hızla değişen çevreye kolayca cevap verebilen, genelde kısa süreli görevler için bir araya gelmiş uzman kişilerin oluşturduğu yapılardır. Zayıf merkezi yönetim ve multi disiplinler bir takımdır (Danışmanlık firmaları, proje grupları gibi).
Kısaca organizasyonların ilgi alanları ile organizasyon yapıları çok ilişkilidir. Organizasyonların hedefleri vardır ve onları başarmak için farklı yollar kullanırlar. Bazı organizasyonlar zorlayıcı yapıdadır (hapishaneler), diğerleri faydalılık amaçlar (ticari işletme), kuralcı olanlar vardır (üniversiteler). Organizasyonlar farklı gruplara ve farklı düzeylere hizmet ederler. Bazıları üyelerine, bazıları ise müşterilerine veya topluma yarar sağlamaya çalışır. Liderlik tipleri de organizasyondan organizasyona değişiktir. Yönetim tipleri de değişiktir bazıları diğerlerine göre daha demokratik veya oligarşik olabilir. Teknoloji kullanımları ve işleri yapma şekilleri de farklı farklıdır.
Bilişim Sistemleri Organizasyonları ve İşletmeleri Nasıl Etkiler?
Bilişim sistemleri, büyük işletmelerde karar vermeyi ve işlemleri anlık olarak izleyebilecek etkileşimli araçlar ile bütünleşik ve online hale gelmektedir. Geçmiş yıllarda bilişim sistemleri, işletmenin ekonomik yapısını değiştirmiş ve işlerin düzenlenme olasılıklarını arttırmıştır. Teoriler ve düşünceler, bilgi teknolojilerin organizasyonda meydana getirdiği değişiklikleri anlamada yardımcı olur.
Ekonomik Etkiler
İşletme bakış açısından bilgi teknolojileri, hem sermaye maliyetini ve hem de bilgi maliyetini değiştirir. Bilgi sistemleri teknolojileri, emek ve sermaye yerine ikame edilen bir üretim faktörü olarak görülmektedir. Bilgi teknolojilerinin maliyeti düştüğü için iş gücü yerine giderek artan şekilde ikame edilmektedir. Bilgi teknolojilerinin maliyetleri düştüğü için işletmenin diğer sermaye yatırımlarını ikame edebilir. Bilgi teknolojileri işletmelerinin işlem maliyetlerini düşürmelerine yardım eder. Bilgi teknolojileri bilgi kalitesini, maliyetini ve bilgi ekonomisini önemli ölçüde etkiler, değiştirir.
Organizasyonel ve Davranışsal Etkiler
Bilgisayar çağından önce gelişmiş büyük işletmeler, etkisiz, yavaş değişen, yeni işletmelere oranla daha az rekabetçi yapıdalardı. Bazı büyük işletmeler, organizasyonel hiyerarşik seviyelerinin ve çalışanlarının sayısını azaltmıştır. Davranışsal araştırmalar, bilgi teknolojilerinin, alt düzeydeki çalışanları güçlendirerek, bilgilerin paylaşımını ve dağıtımını sağlayarak, yönetim etkinliğini arttırdığını ve hiyerarşinin yataylaştığını göstermektedir. Yandaki şekilde örneğini görebilmekteyiz. Bilgi teknolojileri, işletmelerdeki alt düzey çalışanlara herhangi bir aracı olmaksızın gerek duyduklarında bilgi sağlayabildiği için karar verme sorumluluğunu işletmedeki alt düzeylere yayar. Alt düzeydekilerin de kendiliğinden karar alma ve davranış geliştirme imkanları doğar. Yöneticiler artık zamanında ve daha doğru bilgiler elde edebildikleri için daha hızlı karar verebilmektedirler. Bu yüzden daha az yönetici yeterlidir. Yönetim maliyetleri gelire oranla azalmakta ve hiyerarşi daha etkili olabilmektedir. Bu değişiklikler yöneticilerin işletmedeki kontrol alanını genişletmiş ve üst düzey yöneticilerin, uzaklara yayılmış olan çok sayıda çalışanları kontrol etmesine ve yönetmesine imkan sağlamıştır.
Post Endüstriyel Organizasyonlar
Post endüstriyel teoriler, organizasyonları yataylaştıran bilgi teknolojilerinin ekonomik yaklaşımlarından çok sosyolojiye ve geçmişe dayanır. Endüstri ötesi toplumlarda yetki giderekten artan bir şekilde, yapısal duruma değil bilgi yetenek gibi özelliklere dayanmaktadır. Bu yüzden organizasyonun yapısı, bilgi sistemleri yoluyla bilginin işletme genişliğinde yayılması ve dağıtılması mümkün olduğundan, profesyonel çalışanların kendi kendilerine karar almaları, kendi kendilerini yönetmeleri nedeniyle yataylaşmaktadır. Bilgi teknolojisi, belirli bir işi yerine getirmek için kısa bir zaman için bir araya gelmiş yüz yüze veya elektronik ortamda birlikte olan profesyonel görev gücü yapısını teşvik etmektedir. Herhangi bir merkezleri yoktur. Yapısal bölünme yoktur. İşlerini yerine getirmek için belirli bir yerde bulunmalarına da gerek olmayabilir. Örneğin; küresel bir danışmanlık şirketinin onlarca ülkede, binlerce çalışanı olmasına karşın herhangi bir merkez ofisleri veya biçimsel hiyerarşik yapıları ve birimleri olmayabilir.
İnternet ve Organizasyonlar
İnternet ve özellikle dünya çapındaki ağ olan World Wide Web (www), firmalar ile dış varlıklar arasındaki ilişkilerde hatta işletme içindeki süreçlerin tasarlanmasında bile önemli etkiye sahiptir. İnternet erişilebilirliği, bilgi saklamayı ve organizasyon içinde bilginin dağıtımını arttırmıştır. İnternet, organizasyonların yüz yüze kaldığı, işlem ve acente maliyetlerini ciddi bir şekilde düşürmektedir. Bankaların veya bilgi komisyoncularının işlemlerini ve bilgilerini internet üzerinden diğer birim ve şubelere göndermeleriyle binlerce liralık tasarruf sağlanabilir. Küresel bir satış gücü, güncel fiyatları veya ürün bilgilerini yöneticinin gönderdiği bir e-postadan veya bir Web sitesi yardımıyla neredeyse anlık olarak elde edebilmektedir. Büyük perakendeci işletmelerin tedarikçileri, anlık satış bilgilerine ulaşmak ve siparişleri hemen temine başlamak için satıcının iç ağına bağlanarak stok durumlarını, raftaki malların miktarlarını anlık olarak görebilmekte ve ürün tedarik işlemini planlayabilmektedirler.
Bilgi Sistemlerinin Anlaşılması ve Tasarlanması İçin Çıkarım
Gerçek bir yarar sağlamak için bilişim sistemleri, kullanılacağı işletmelerde net bir organizasyon anlayışı ile kurulmalıdır. Yeni bir sistem planlandığı zaman göz önüne alınması gereken temel organizasyonel faktörler şunlardır; • İşletmenin içinde bulunduğu çevre • Organizasyon yapısı; hiyerarşi, uzmanlık alanı, iş süreçleri • Organizasyonel politika ve kültür • Organizasyon tipi ve liderlik türü • Sistemi kullanacak çalışanların davranışları ve sistem tarafından etkilenecek gruplar • Bilgi sisteminin yardımcı olması için tasarlanan iş süreçleri, kararlar ve görev türleri
Rekabette Avantaj Sağlamak İçin Bilişim Sistemlerini Kullanmak
Her endüstride bazı firmalar diğerlerine göre daha iyidir. Otomotivde normal araçlarda Toyota elektrikli araçlarda Tesla, online perakende satış lideri Amazon.com, mağaza türü perakendecilik lideri Wal-Mart, web arama motorlarında Google gibi bazı firmalar her zaman göze çarpmaktadır. Bu firmaları diğerlerinden ayıran şey rekabetçi avantajlarıdır. Bu işletmeler ya diğerlerinden daha özel kaynaklara sahiptir veya bilgi ve deneyim gibi kaynakları diğerlerinden daha iyi ve etkili kullanabilmektedirler. Hangisi olursa olsun, gelirlerin artması, karlılık veya verimliliğin artması işletmenin rakiplerinden daha fazla borsa değerine sahip olacağı anlamına gelmektedir. Niçin bazı işletmeler rakiplerinden daha iyidir ve rekabetçi avantajı nasıl sağlamışlardır? Bu stratejik avantajlar nasıl analiz edilebilir? İşletmeler için stratejik avantaj nasıl sağlanabilir? Ve bilgi sistemleri stratejik avantaja nasıl katkı sağlar? Bu soruların cevapları Porter’ın rekabetçi güçler modelindedir.
Porter’ın Rekabetçi Güçler Modeli
Rekabetçi avantajı anlamak için yaygın olarak kullanılan bir model Porter’ın Rekabetçi Güçler Modelidir. Bu model firmaya, rakiplerine ve işletme çevresine bir genel bakış sağlar. Porter’ın modelinde beş temel rekabetçi güç vardır.
Geleneksel Rakipler: Bütün işletmeler, sürekli olarak yeni ürün ve hizmet üretmek için etkili yollar bulan, müşteri bulmak ve çekmek ve markalarını yaygınlaştırmak için yeni araçlar bulan ve kullanan rakiplerle aynı pazar alanını paylaşmaktadır. Pazara Yeni Girenler: Serbest bir ekonomide emek, finansal kaynaklar hareketlidir. Pazara sürekli yeni şirketler girmektedir. Bazı endüstrilerde pazara girmek için çok büyük engeller varken bazılarında çok küçük engeller vardır. Örneğin; bir pizza işletmecisi veya küçük bir perakendeci olarak başlamak çok zor değilken, çok büyük teknoloji ve uzmanlık gerektiren bir elektronik işlemci üreticisi olarak piyasaya girmek zor ve masraflıdır. Pazara giren yeni şirketler bazı avantajlara sahiptir. Eski değil yeni donanım ile pazara girer. Genellikle genç, yenilikçi ve eğitimli kişilerden oluşur, eski ve yıpranmış marka olumsuzluklarını taşımazlar, daha yenilikçi ve motivedirler. Ancak onların da bazı dezavantajları vardır. Markaları duyulmamıştır, finansman, pahalı yeni makine ve donanım alımı için dışa bağımlıdırlar ve deneyimleri azdır. İkame Mallar ve Hizmetler: Her endüstride fiyatı yüksek bulan müşterilerin kullanabilecekleri ikame ürünler vardır. Yeni teknolojiler her zaman yeni ikame mallar-ürünler oluşturur. Yakıtın bile ikamesi vardır. Etanol, arabalarda yakıt olarak ikame edilebilir. Motorin yerine bio-yakıt kullanılması ve elektrikli araçlar gibi. Benzer şekilde internet telefonu geleneksel telefon hizmetinin bir ikamesidir. Tüketiciler – Müşteriler: Karlı bir işletme, büyük ölçüde müşterileri cezbetme ve işletmeye bağlı kalmalarını sağlamaya dayanır. Rakip fiyatların neredeyse anlık olarak bilinebildiği ve ürünlerin küçük farklılıklara satıldığı bir şeffaf pazarda tek bir fiyat oluşması için zorlayabilecek, hızlı bir şekilde rakiplerin ürünlerine geçiş yapabilecek olan müşterilerin gücü artmaktadır. Tedarikçiler: Firmaların fiyatlarını tedarikçilerden daha hızlı artıramadığı ve değiştiremediği zaman tedarikçilerin pazar gücü, firmaların karlarını önemli derecede etkilemektedir. Bir işletmenin çok sayıda tedarikçisi vardır. İşletme, tedarikçiler üzerinde fiyat, kalite ve teslim şartları gibi konularda pazarlık gücünü kullanır.
Rekabetçi Güçlerle Başa Çıkmak İçin Bilgi Sistemleri Stratejileri
Bir işletme bu rekabetçi güçler karşısında ne yapacak? İşletme bu rekabetçi güçlere karşı nasıl bilgi sistemleri kullanacak? İkame mallara ve yeni pazara giren işletmelere karşı ne yapacak? Bilgi sistemleri kullanarak yapılacak dört temel strateji vardır. Düşük Fiyat Liderliği: En düşük işlemsel maliyetleri, en düşük fiyatı sağlamak için bilgi sistemleri kullanmak. Bunun klasik bir örneği ABD’nin en etkili perakendeci mağazası Wal-Mart’dır. Wal-Mart dillere destan bir stok yenileme sistemi kullanarak düşük fiyat ve rafta saklama yoluyla etkinlik sağlamaktadır. Bir alış veriş kasiyer tarafından yerine getirildiğinde müşteri ödemesini yapar yapmaz, satın alınan ürünün tedarikçisine doğrudan bilgi gönderilerek stok durumu hakkında bilgi sahibi olması ve gerektiğinde stok yenilenmesi sağlanır. Ürün Farklılaştırma: Mevcut ürünler üzerinde müşterinin uygun bulduğu değişiklikleri yaparak yeni ürün ve hizmet üretmek için bilgi sistemlerini kullanmak. Örneğin Google sürekli olarak Google Map, Google Video, Google Earth gibi yeni arama hizmetleri sunmaktadır. Pazar Açıklarına Odaklanmak: Belirli bir pazar açığına odaklanarak dar bir pazar içinde rakiplerden daha etkili ürün ve hizmet üretmek için bilgi sistemlerini kullanmak. Bilgi sistemleri, pazarlama verilerinin ve pazarlama tekniklerinin çok iyi ve etkili bir biçimde analizini ve incelemesi yapmakla bu stratejiyi destekler. Bilgi sistemleri, işletmelere çok çok küçük pazar hedeflerine yönelik reklamlar ve kampanyalar oluşturmak için müşterilerin zevkleri, satın alma şekilleri ve özellikleriyle ilgili bilgiler sağlayabilir. Tüketici – Satıcı Yakınlaştırmasını Güçlendirmek: Tüketiciler ile yakınlaşmayı geliştirmek ve satıcılarla bağlantılar oluşturmak için bilgi sistemlerini kullanmak. Şirketler müşterilerine ekstranetler aracılığıyla sistemlerine giriş yapmalarına izin verirlerse, müşteriler siparişleri ve ürünlerin özellikleri ile ilgili bilgileri alabilirler. İşletmeler de müşteri istek ve kişisel ilgilerini bilgi sistemlerinde tutarak uygun ürün ve promosyonel etkinlikler ile satın almayı teşvik edebilirler. İşletmeler genellikle bir tek strateji yerine aynı anda birçok strateji ile rekabetçi avantajlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.
İşletme Değer Zinciri Modeli
Porter’ın modeli rekabetçi güçleri tanımlamak ve kapsamlı stratejiler önermek için yararlı olmasına rağmen, rekabetçi avantajı sağlamak için izlenecek metodoloji sağlamamakta ve tam olarak yapılacakları belirlememektedir. Eğer amaç, işlemsel üstünlük sağlamak ise nereden başlanılmalı? İşte işletme değer zinciri modeli burada yararlı olabilir.
Değer Zinciri Modeli; işletmedeki stratejik avantajın en iyi uygulanabileceği ve bilgi sistemlerinin stratejik etki yapabileceği belirli faaliyetlere vurgu yapar. Bu model, bir işletmenin rekabetçi konumu sürdürebilmesi için bilgi sistemlerinin kullanılabileceği kritik noktaları tanımlar. Değer Zinciri Modeli; işletmeyi ürün ve hizmetlere değer katan temel faaliyetler zinciri veya serisi olarak görür. Bu faaliyetler birincil veya destekleyici faaliyetler olarak sınıflandırılır. Birincil (Temel) faaliyetler; işletmenin, müşteriler için değer yaratan ürün ve hizmetlerin üretimi ve dağıtılması ile ilgili olan faaliyetleridir. Birincil faaliyetler, gelen (iç) lojistik, iş süreçleri, satış ve pazarlama, hizmetler, giden (dış) lojistik gibi faaliyetlerdir. Gelen lojistik; üretim için malzemelerin alınması, saklanması ve üretime verilmesini ifade eder. Giden lojistik; tamamlanış ürünlerin saklanması ve dağıtılması ile ilgilidir. Satış ve pazarlama, işletmenin ürünlerinin teşvik edilmesi ve satışını içerir. Hizmetler ise, işletmenin ürün ve hizmetlerinin sürdürülebilmesi için bakım ve onarım gibi hizmetleri ifade eder.
Destekleyici faaliyetler; işletmenin birincil faaliyetlerini yerine getirmesini sağlayacak, iş gücü alımı ve eğitimi gibi insan kaynakları; ürün ve üretim sürecinin geliştirilmesi gibi teknoloji; girdilerin alımı için tedarik gibi işletmenin altyapı faaliyetlerinden ibarettir. Değer Zinciri Modeli kısaca; bir hizmet veya ürünün kavramsal gelişim noktasından başlayarak birçok üretim sürecinden geçerek son kullanıcıya ulaşıp, kullanım sonrasına dek, parçası olduğu tüm işlemleri açıklayan ve aynı zamanda bir işletmede katma değerin nasıl ortaya çıkarıldığını anlamaya yönelik bir modeldir.